Diş çürükleri, kalp hastalıklarını tetikleyebilecek faktörler arasındadır.

Periodontoloji alanında uzman olan Dr. Öğr. Üyesi Kadriye Merve Altıkat, diş çürüklerinin kalp sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine dair önemli bilgiler verdi. Dr. Altıkat, özellikle belirli kalp rahatsızlıkları olan bireylerde, bu durumun çok daha ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurguluyor. Yapılan araştırmalar, diş çürüklerinin sadece ağız ve diş sağlığını değil, aynı zamanda kalp sağlığını da doğrudan etkileyebileceğini gösteriyor. Özellikle doğumsal kalp rahatsızlığı olan çocuklar, kalp kapağı protezi taşıyan hastalar, daha önce kalp ameliyatı geçirmiş kişiler veya kalp yetmezliği bulunan erişkinler gibi risk altındaki gruplarda, diş çürükleri çok daha büyük bir tehdit oluşturabiliyor.

Dr. Altıkat bu bağlamda, ağız ve diş sağlığının korunmasının, kalp sağlığı üzerindeki potansiyel tehlikeleri önemli ölçüde azaltabileceğine işaret ediyor. Düzenli yapılan diş hekimi kontrollerinin ve etkili ağız bakımının, kalp hastalıkları riskini yüzde 70’e kadar azaltabileceği konusunda bilgiler veriyor. Bu, diş çürüklerinin neden olabileceği enfeksiyonların kalbe ulaşmasını önleyerek, kalp üzerindeki yükü azaltabiliyor.

Diş çürüklerinin tedavi edilmemesinin, ağız içinde bakteri birikimine neden olarak bu bakterilerin kan dolaşımına karışmasına ve kalp kapakçıklarında enfeksiyonlara yol açabileceği belirtiliyor. Bu tür bir durum, özellikle daha önceden kalp rahatsızlığı olan hastalar için ciddi komplikasyonlara neden olabilmekte. Bu sebeple, Dr. Altıkat herkesi, özellikle de yüksek risk taşıyan bireyleri, ağız ve diş sağlığına gerekli önemi vermek konusunda uyarıyor. Verilen önerilere göre, düzenli diş fırçalama, diş ipi kullanımı ve profesyonel diş temizliklerinin yapılması, hem diş çürüklerinin önlenmesi hem de kalp sağlığına katkıda bulunacak önlemler arasında yer alıyor.

Sonuç olarak, Dr. Altıkat’ın üzerinde durduğu bu bilgiler, diş ve ağız sağlığının sadece lokal bir önemi olmadığını, aynı zamanda genel sağlık durumu ve özellikle kalp sağlığı ile de doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor. Bireylerin bu bilincin farkında olarak daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için gerekli adımları atmaları büyük önem taşımaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back To Top
Paylaş
Bağlantıyı kopyala